25 Temmuz 2009 Cumartesi

YAĞMUR YAĞSA KEŞKE

Gönderen Lavinya Öz.

Issız ve sessiz bir yolda yürümek istersiniz ve düşünmek…
Çıkıverir karşınıza kaçtığınız her şey. Hızla size yaklaşan adımlar duyarsınız karanlıkta yankılanan…
Her bir adımda ensemizde enfes bir nefes “hep buradayım” der.
Takiptesiniz.

Adımlar, siz durduğunuz anda, sizinle durur. Nefessiz.
Korku damarlarınızda kanınızı dondururken kanınız tutuşacaktır arkanızı dönseniz.
Arkanızı dönersiniz ki karşınızda siz. Kendi gözleriniz.
Ağlamak için yağmurun yağmasını dilemektir özlemek o an.
Kendimize yediremediğimiz, başkasının gözünde görsek kafamızı çevirdiğimiz, biz yansılı buğulu gözler hep kaçmak istediğimiz.

Kendimiz gibi kaçınılmaz.
Kaçmakla kurtulur mu kişi kendinden, kendiliğinden.
En çok kimi kızdırırsınız? Düştüğünüz düşten tutunmadan kalkmak isterken.
En çok kime sarılmak istersiniz? Kollarınızı arkanızda saklarken.
En çok kimi ağlatmak istersiniz? Ağlamamak için.

Bugün ben satranç oynadım uzun aradan sonra ilk kez.
Kendiliğinden dizilmişti satranç tahtası bensiz.
Siyah bir şah ve beyaz bir piyon ilişti sadece gözüme.

Önce kendimi piyonun yerine koydum. Hemen öldüm. Direnmedim bile. Çünkü adımlarım bilindik. Düşmanlarım stratejilerimden haberdar. Geri hamle yok. Öne, sağ çapraza, sol çapraza, bu da yerken, çok çok iki adım öne başka adımım var mı ki? Önün boş olacak da… Vezir olacaksın da… Sonra da dünyayı ele geçireceksin de…
Kendi dünyanı bile elinde tutamazken.

Sonra kendimi şah’ ın yerine koydum. Hemen öldüm.Halbuki direndim de. Adımlarım sıkıştırılmış, ruhumun boğazına var kuvvet dayanan gölge ellerle. Oyun bitti. Şahlığımdan utandım. Şah kaçar mı? Kaçtıkça sıkışacak, sıkıştıkça doğru düşünemeyecek, doğru düşünemedikçe üşüyecek…
Karar verdim.
Bir daha satranç oynamayacağım...
Bir de poker’i denemeliyim. Mimiklerimden ödün vermem ben.

Bir de;
O filmi bir daha izlememeliyim.

Ağlamak.
Ne için ve kime?

Keşke yağmur yağsa şimdi.

SAYGIYLA
LAVİNYA ÖZ.