1 Kasım 2009 Pazar

Kısa Kısa

Gönderen Lavinya Öz.





Bu başlık altında sevdiğim mizah yazarlarından müthiş yazımlar paylaşmak istedim. Birinci bölümün konuğu FIRAT BUDACI(Uykusuz).

Keyifli okumalar dilerim ;)

...


“…Bir iş görüşmesi, bambaşka bir insan gibi davrana bilme sanatıdır: Gündelik hayatta kullanmadığın kelimeler, alışık olmadığın bir nezaket, dudaklarına yapışmayan bir tebessüm ve sahip olmadığın kadar büyük bir iş tecrübesi…
Çünkü bir iş yeri, insanda olmayanı ister insanı istemez. İşte bakın tokalaşıyoruz, iki elin ayaları arasında yaşanan öz güven savaşı… Sonra süper görüntümün ötesinde aklımı sergileye bileceğim bir konuşma başlıyor.
“Bir şeyler içer misiniz?”
“Hayır, teşekkür ederim”
Çünkü ben asıl meseleye girmek istiyorum, gözüm tok ve siz beni işe alacak olan beyefendi,, bir şeyler içmememi benim gün görmüşlüğüme, hızıma çalışkan ve aktif kişiliğime yorun. Bakın ne kadar akıcı ve düzgün konuşuyorum. Aslında akşam eve dönerken ekmek almak için uğrayacağım bakkalla muhabbetimi duysanız tiksinirsiniz benden. Bende sizi sekreter kızla cilveleşirken görsem “Ulan bu adam o adam mı?” derim. Ama şimdilik ikimizde böyle haber spikeri tonajında konuşacağız… Daha ne oyunlar oynayacağız sizinle… Buyurun yalanlarla dolu 3 sayfalık CV’im. Lütfen, sizde benden bu müessesenin iş anlayışıyla ilgili yalanları esirgemeyin… Dinliyorum…”/ESKİ SAYI

***

Yeni tanışılan bir bayanın yanı, esprileri iğne deliğinden geçiren erkeğin oyun alanıdır. Suskunların dili çözülür, baygın oturanlar zıplamaya başlar, durdurulamaz bir neşe sarar dört bir yanımızı. Kendimizden çıkmışızdır artık. Ne hünerimiz varsa göstermeye meyilliyizdir. Anaokullu yıllarımda anaokullu bir bayana kendimi gösterebilmek için yerde köprü kurarak can arkadaşım Akın’dan göbeğimin üstünde oturmasını rica etmiştim. Göbeğimin üstünde Akın olduğu halde ters duran bir hayvan gibi anaokullu kızın önüne doğru ilerledim. Amacım o bayana ne kadar güçlü olduğumu göstererek hava atmaktı. Gücü, göbek üstünde bir arkadaş taşımak sanacak kadar kendimden çıkmıştım. Ve inanın sevgili okurlar, o yaşların güç gösterişi anlayışıyla, yaş ilerledikçe modern dünyaya daha uyumlu hale getirilen güç gösterileri arasında bir fark yoktur.
Yakın bir arkadaşımız “şimdi bağlıyorum işi” ses tonuyla yaptığı bir telefon görüşmesinde; ya da sevgilimiz gidilen artistik mekânın ambiyansına uygun olsu diye “mersi” gibi yanarlı kelimeler kullandığında bir an şaşıra biliriz. Ama telaş etmeyiz, biliriz ki karşımızdaki bir an başka bir hayata doğru esnemiştir ve esnemeyi aba rtıp kırılmazsa kısa sürede geri dönecektir. Bazen ortamına göre davranmak yüzünden birden fazla hayata sahip oluruz. Mesela, bir arkadaş çevresinde suskun olarak bilinirken, bir diğer çevrede ortamın yıldızı olabiliriz. Bu sanırım ortamda ilk olarak nasıl davranıldığıyla ilgilidir, insanlarda bırakılan ilk intibaha göre devam eder hayat. Önemli olan sevgili Oğuz Atay’ın da salık verdiği gibi bu grupları birbiriyle tanıştırmayıp rahat etmektir. Tarihte bazı şaşırmış arkadaşlarımız süper tanındığı ortamlara, pek başarılı performans sergileyemediği ortamlardaki arkadaşlardan çağırıp, “bak aslında ben çok aktif ve komik bir insanım” ın ispatına giriştiler. Noldu? Aktif oldukları başarılarını tekrar edemedikleri gibi, bir de ispat için çağırdıkları arkadaşlarının gözünde “ulan ne biçim adammış” pozisyonuna düştüler. Canlılıkları gittikçe ferini kaybetti, esprileri kulaklara çarpıp parçalandı. Buradan, bu tür planları olan arkadaşlara seslenmek istiyorum: Yapmayın! Bazen kendimiz dışında bir insan olabiliriz, ama sinsiliği elden bırakıp kendimizi fazla açık etmeyelim. Bir ortam suskunluğunuza alışmışsa ani çıkışlarla maymuna dönmeyin. Yere yatıp köprü kurmayın. Akın’ı da yormayın./ESKİ SAYI

...

Şahsi Yorumum: Kendisine yazım dilini küfürsüz ve temiz kullandığı için buradan bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki varsınız! Ama malesef azsınız :) Değişmememiz dileğiyle, saygılar efendim.





2 yorum:

gizem dedi ki...

Özellikle 1. yazıyı beğendim fight club da iş yerlerini, iş yerlerindeki sistemi de eleştiriyordu biraz, onu çağrıştırdı bana :) bu yazıyı hatırlayamadım ama eminim devamı da çok güzeldir. Fırat Budacı gerçekten şuanki en iyi Türk mizah yazarı.Umut Sarıkaya'yı da es geçmeyelim tabii:)

not: Lavinya abla; bu arada belki tanımamışsındır,ben ts forum'dan gizem :D blogger hesabım olmadığı için adımı yazdım :)

Lavinya Öz. dedi ki...

Tahmin ettim sensin :)
Hoşgeldin dünyama :))

Sevgiyle