31 Temmuz 2010 Cumartesi

ANKARAYA MEKTUP/ 1

Gönderen SEVDAZAN®

B A R I Ş...


Merhaba Ankara! ....

Günler senle geçmiyor dediğim 96 yılından bu yana neredeyse 10 yıl oldu. Yıllar geçmiş... Ama Ankara günler seninle geçmiyor ki. Bugün saha sen güneşle buluşmadan sana merhaba dedim. Karanlık bir Pazartesi sabahını bir kez daha / tabi son kez mi bilinmez yaşadım sende... Seninle bambaşka bir dünyamız var ey şehir! Ne birbirimizi sevebildik, ne kopabildik. Onca didiştiğimiz halde bir özlem de yarı üryan kendini gösterdi. Ama artık seni terk etmiyorum. Çünkü biliyorum yine sana dönüyorum. Belki de alıştık birbirimize. Fark ettin mi bu sabah bilmiyorum bir rüzgar öyle nazik esiyordu ki; hem senden aldığı sözü yerine getiriyor hem beni kırmıyordu. Sonra bu sabah sessiz sessiz dolaşıyordu polis otoları. Senle iki satır sohbet ederiz diye yürüdüm ama sen fark etmedin. Olsun! Yağmurlarla aranızda bir kırgınlık var ama nedir çözemedim; ne yağdı, ne dindi?
Biliyor musun bugün ne kadar soğuk davranıyor olsan da sana kızmadım. Zaten ben karar verdim bundan böyle asla darılmayacağım. Her sabah ‘Merhaba’ deyip öyle ayak basacağım sokaklarına. Çok gereksiz kavgalar ettik senle ve ben her seferinde şekeri elinden alınmış çocuk gibi kaçtım, ağladım. Madem ben aynı ben olduğum sürece sen aynı Ankara’sın, kal gitsin, varolasın.... Hatta sırf menfaat düşkünü dostlarıma, çıkar peşinde olan insanlara inat sana daha bir sevgiyle sarılacağım. Bakarsın sende benden yana olursun ve bakarsın el ele verdiğimizde bir şeyleri değiştirebiliriz. Sahi ya; soracağım ama hep unutuyorum, sen nerelisin?


.... .....*..... ....


Kendimi bildim bileli senle kavgalıyız. Öyle ya sen dünyaya gelişimi dahi kabul edememiştin. Bundandı oldu olası devam eden eziyetin. Ama artık sende şunu kabul et; sen istemediğin ve ikimizin de yaratıcısı buna müsaade etmediği müddetçe benden kurtulamazsın. Bende derim ki: Gel! Bu anlamsız sürtüşmelerimizi bir kenara bırakıp zulme karşı, ihanetlere karşı, yalnızlığa ve yıldızların dahi aydınlatmaya kafi gelemediği karanlıklara karşı el ele verelim. Zira sana aşık olduğumu fark ettim. Seni sevdiğime inandım. Öyle ya eğer sevmeseydim seni, şimdi burada olmazdım. Dost olmak için değil, bundan böyle hep dost kalmak için Merhaba! 


Mustafa Çelebi ÇETİNKAYA®


19 Aralık 2005 Pazartesi 12:55

4 yorum:

beyaz. dedi ki...

Beğenerek okudum, özellikle de Ankara'ya dair olduğu için. ;)

Ve daha bir özledim şimdi bildiğim şehirler arasında en çok sevdiğim o şehri...

Devamını merakla bekliyorum. :)

Lavinya Öz. dedi ki...

O kadar kendini okutan bir tarzın var ki, yazılarını okurken büyük keyif alıyorum ve 150 kere söyleyeceğim sanırım :))

"Bu mektuplar 150 tane olsa 150 kere okurum..."

Kalemine sağlık!
saygıyla...

SEVDAZAN® dedi ki...

__
Ey güzel Dost(lar)
belki rakamda 15de kaldı mektuplarımız. Lakin yaşanılanları yazmaya kalksaydım 150 mektupta yetmezdi eminim...

Yeni bir çalışma içindeyim. Buna benzer bir şey. Adana ve Sen, Antalya ve Sen, Ağrı ve sen gibi gezdiğim iller ile Ankaramı karşılaştırıyorum. Tabi bu karşılaştırma edebi istikrar ve Ankara sevdamla bütünleşiyor:)
inşallah onlarıda sizlerle paylaşma şansım olur:)

sevgiler
SEVDAZAN®
Mustafa Çelebi ÇETİNKAYA

Lavinya Öz. dedi ki...

:)
Adana ve Sen
Ağrı ve sen...

Harika bir proje ;)
Dört gözle bekliyoruz...