21 Eylül 2010 Salı

Karalama defterim...

Gönderen düş...

Hiç düşünmezdim bembeyaz boş bir sayfanın beni böyle ürküteceğini. Hiç kanatmamıştı ki
parmaklarımı kalemim.
Neden, diye sordum. Neden?...

Küstüm dedi usulca. Ardından dökülüveren siyahi üç noktalarla.
Sustum. Uzun uzun… Sustum,yüreğimden taşan mahcuplukla.
Terk ettin beni dedi,keskin bir çığlık sıyırıp geçerken sol yanımı. Konuştum senle gece
gündüz. Fısıldadım, haykırdım, türkü yaktım, ağıt oldum ama susmadım. Sen! Sen kaçırdın
gözlerini benden, kaçtın” dedi.
Lal oldum…
 
Gözümün feri, sol yanımın hayata  tutunan atışlarıymış kelimelerim meğer.Şimdi kurak bir
çöl yalnızlığı içinde kimsesizim.Yapma! Beni yetim koyma. Çürütür yokluğun ruhumu. Nefes
alışımsın soluksuz bırakma beni.
'Ruhunun yanı başına çöküp ağıt yaktın mı sen? Cılız soluk alışverişleri çarptı mı yüzüne hiç'
dedi 'Gözyaşını içine akıtıp kururken göz pınarların; sinendeki okyanusta çakıl taşı misali
dibe çöküşünü izledin mi?'
 
“Kağıt kesiği nasıl sızlatır bilir misin? Sayfaların bomboş bembeyaz girdabında
parçalandığından beri ruhum; benden iyi kimse bilemez bu sızıyı.”
 
Nasıl ihanet eder insan herkesten çok kendine!.. Kim olduğunu unutursan, ihanet yok
edecek seni.
Kimim?...
Kim olmak istiyorum?...
 
Sayfalar dolusu karalanmış cümlemi kucaklıyorum. Ruhumun karalama defteriyle dertleşen
beyaz sayfadaki mürekkep lekesiyim şimdi, gözyaşımla yıkadığım…
 
 17 Eylül 2010 Cuma
 
 

2 yorum:

Lavinya Öz. dedi ki...

"Sayfalar dolusu karalanmış cümlemi kucaklıyorum. Ruhumun karalama defteriyle dertleşen
beyaz sayfadaki mürekkep lekesiyim şimdi, gözyaşımla yıkadığım…"

O cümlelerini ben de kucaklıyorum :)
SEVGİYLE

beyaz. dedi ki...

"'Ruhunun yanı başına çöküp ağıt yaktın mı sen? Cılız soluk alışverişleri çarptı mı yüzüne hiç'
dedi 'Gözyaşını içine akıtıp kururken göz pınarların; sinendeki okyanusta çakıl taşı misali
dibe çöküşünü izledin mi?'"

Yine o güzel his... Ruhumda tat bırakan cümleler. :))

İyi ki burdasın!