25 Ocak 2011 Salı

İKİ SEVGİLİ

Gönderen halen



Bir çay bahçesi. Sevgili oldukları her hallerinden belli olan bir kız ve erkek sarmaş dolaş oturuyorlardı. - Seni seviyorum. 
- Ben de seni seviyorum.  
- Ben seni daha çok seviyorum.  
- Hayır ben seni daha çok.  
- Ben. - Ben.  
- Hayıııııııırrrrrr ben daha çok seviyorum.  
- Beeeeeeeeeeeeeennnn. 
- Ben işte ben ben.  
Gizlice onları seyreden ve arkadaşının sevgilisine ar namus dinlemeden göz koyan erkek: " Bu ne yapış yapış bir aşktır be kardeşim. Öğğkk. Bu arada, ben daha çok seviyorum." Yavaşça onları seyrettiği yerden çıkıp sevgililerin yanına gider.  
- Merhaba Kemal. Nasılsın?  
- Ah! Merhaba Necmi. İyiyim, sen nasılsın? 
- Teşekkür ederim. Buradan geçiyordum da seni görünce durup bir selam vermek istedim. Bu güzel hanımefendi ile tanıştırmayacak mısın beni? 
 - Bu güzel hanım; gönlümde bahar çiçekleri açtıran, yüzümü güldüren, güzelliğiyle en nadide çiçekleri bile kıskandıran, bana mutlulukların en güzelini yaşatan... 
 -( Ulan adını söyle adını, adını?) 
 -... kalbinin ışığı yüzüne yansıyan, aşık olduğum kadın. Feride.  
FERİDE: - Efendim, hayatım!  
NECMİ: - Allahım aklıma mukayyet ol!  
KEMAL: - Seni anlatıyordum sevgilim. Adını alelade bir şekilde söylemek istemedim. Sen en güzel övgüleri hakediyorsun. Varlığın benim için büyük mutluluk. Sen...  
NECMİ: - (Araya girmezsem, kafayla gireceğim.) Kemalciğim, görüyorum ki büyük bir mutluluk yaşıyorsun. Seni böyle mutlu görmek beni de mutlu etti. Bunu kutlamalıyız. Yarın sizi evime bekliyorum. Diğer arkadaşları da çağıralım ve bu mutluluğu herkesle paylaşalım.  
KEMAL: - Bilmem ki. Nasıl olur? Sen ne dersin sevgilim? 
FERİDE: - En yakın arkadaşın bizim mutluluğumuza ortak olmak istiyor. Onu kırmamalıyız.  
KEMAL: - Doğru söylüyorsun. Bu mutluluğu tüm arkadaşlarımızla paylaşmalıyız. Belki onlar da bizim mutluluğumuzu örnek alıp kendi mutluluklarının peşine düşerler.  
NECMİ: - (Ulan iki dakikada ne kadar çok "mutluluk" dendi be. Kelimeden soğudum terbiyesizim.) O zaman geliyorsunuz. Yarın sizi bekliyorum. Akşam sekizde görüşürüz. 

Ertesi gün...  

- Alo! Kemal Beyle mi görüşüyorum? 
 - Evet, benim! Buyurun.  
- Kemal Bey sizinle bir dava hakkında görüşmek istiyordum. Hayat-memat meselesi.  
- Tabi buyurun görüşelim.  
-Yalnız, büronuzda olmaz. Takip ediliyorum. Evinizde buluşabilir miyiz?  
- Evimde mi?  
- Evet. Lütfen beni geri çevirmeyin. Çok önemli bir durum olmasa sizi evinizde rahatsız etmezdim.  
- Peki. Olur. 
 - O halde akşam sekizde evinize geliyorum.  
- Sekizde mi? O saatte başka bir yerde olacağım.  
- Lütfen ,lütfen fazla değil yarım saatinizi alacağım sadece.  
-Hmmm! Peki tamam. Bekliyorum.  
-Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim.  

Telefon kapanınca; 
 -Nasıldım ağabey?  
- İyi. Aferin sana. Al şu yüz kağıdı kaybol.  

Akşam sekiz,Necmi'nin evi. Kapı çalar.  
-Ahh! Feride, hoşgeldin. 
 -Hoşbulduk Necmi.  
- Kemal nerede?  
- Onun işi çıktı. "Sen önden git,ben de bir saate kadar geleceğim" dedi. 
 - Kapıda kaldın gelsene içeri. Bu saatte ne işiymiş bu böyle. 
 - Bilmiyorum. ... Eee tek gelen benim galiba ev bomboş. 
 - Onlar da neredeyse gelirler.  

5 dakika sonra. 

 - Hani, gelen giden yok Necmi.  
- Gelmeseler de olur ne güzel oturuyoruz şurda.  
- Sen ne demek istiyorsun? Yoksa, yoksa senin amaçların kötü mü? Beni kötü emellerine alet etmek mi istiyorsun? Onun için mi evde senden ve benden başka kimse yok. Ben senin bildiğin kızlardan değilim. Hem sen ne onursuz ne adi bir insanmışsın ki en yakın arkadaşının sevgilisine göz koyuyorsun.... Hayır, hayır etraf kararıyor. İlaç. İlaç mı attın yoksa içkimin içine. 
-Lan daha eline bardak bile vermedim, psikolojik manyak.  
-Ahh! işte başım dönüyor. Mahvettin beni. Ahh! Neden, neden? Ahhhhh!  
-Aha bayıldı. Kendi yazdı kendi oynadı. Müdahalem olduysa şerrrefsizim.  

Bir saat sonra Kemal gelir. Aşşşağlık Necmi evden ayrılmış. Kuytu bir yerde Kemal'in gelmesini beklemektedir. Evin kapısını bilerek açık bırakmıştır. Kemal içeri girer. Salonda kimseyi bulamaz. Diğer odalara göz gezdirirken en son yatak odasına gelir, içeri girer ve: 

- Aman Allahım! Feride, Feride bu ne hal? 
 -Ihhh! Ne, Neler oluyor?  
- Bu ne hal Feride? Böyle yatılır mı? Üzerine bir şey örtsene.  
-Bu kadar salak olamazsın Kemal. Burada neler olduğunu anlamıyor musun?  
-Yoksa, yoksa... Hayıııııırrrrr olamaaaaaaaazzzz. Kim kim yaptı bu alçaklığı kim?  
 NECMİ: - Ben yaptım. Ahahahahahahah!  
KEMAL : - Hain, alçak nasıl yaparsın? Nasıl, nasıl?  
NECMİ: - Bu yaşına geldin öğrenemedin mi? Ahahahahahahaha!  
KEMAL: - Öldüreceğim seni alçak herif.  
FERİDE: - Dur, Kemal! elini kana bulama.  
NECMİ: - Evet Kemal dur. Elini kana bulama. Zaten 60-70 seneye ölürüm.  
KEMAL: - Bir de dalga geçiyor. Köpek!  

Kemal belinden silahı çıkarır ama aynı anda Necmi de silahını çeker. Fakat bağrı yanık Kemal erken davranır ve Necmi'ye ateş etmeye başlar.  

KEMAL: - Al, al!  
NECMİ: - Ah! Ben ölüyorum ama ikiniz de beni unutamayacaksınız. Ahahahaha, ahhhh!  
FERİDE: - Ne yaptın sen Kemal, ne yaptın?  
KEMAL:- Feride bir sus Allah aşkına.  

Mahkemede...  

FERİDE: - Ben öldürdüm sayın hakim, ben.  
KEMAL: - Hayır sayın hakim ben öldürdüm.  
FERİDE: - Hayır ben öldürdüm diyorum.Neden anlamıyorsunuz?  
KEMAL: - Beni korumak için yapıyor Hakim Bey. Ben öldürdüm. Ben, ben, ben. 
FERİDE: - Hayır. Ben, ben,ben.  
HAKİM: - Eehh! Yettiniz be. Susun ikiniz de. Anladık seviyorsunuz birbirinizi. Ama gerçeklerin açığa çıkması gerekiyor. Ortada bir ceset var. Ayrıca olayda hem ağır tahrik hem de nefs-i müdafaa var. Yani fazla ceza almazsınız. Şimdi tekrar soruyorum; kim öldürdü?  
FERİDE: - Ben.  
KEMAL: - Ben.  
HAKİM: - 10 yıl.  
FERİDE: - O öldürdü. Yapma dedim dinletemedim. Vallahi billahi.  
KEMAL: - Feride sen kadın olmayacaktın ben o zaman gösterecektim sana.  
FERİDE: - Ben kadın olmasaydım erkek olurdum. Senin bir erkek sevgilin olunca sen ne olurdun?  

Bu sağlam kapağın ardından mahkeme biter. Kelepçeler Kemal'in bileklerine takılır. Kemal ve Feride birbirlerine son kez sarılırlar. Jandarmalar Kemal'in koluna girer. Kemal Feride'ye son kez bakar ve;  

FERİDE: - Seni bekleyeceğim sevgilim.  
KEMAL: - Eve git bekle. Ben on seneye kadar geleceğim.  

--------------------SON-----------------------------------

Resim

1 yorum:

Lavinya Öz. dedi ki...

Oldukça uzundu ama her zaman dediğim gibi "sıkıcı değil" :)

Emeklerine sağlık!

10 seneyi duyunca değişen tavra çok güldüm :))